top of page
  • ipekfiliz1

1965’ten Günümüze The Doors ve Kertenkele Kralı


The Doors’un Doğuşu ve Yükselişi


1965'te Los Angeles’ın kızgın güneşi altında Jim Morrison ve Ray Manzarek adlı iki UCLA öğrencisinin tanışmasıyla temelleri atılan The Doors, efsaneleşmiş rock gruplarından biridir şüphesiz. 



Aslında şarkı söylemeyi düşünmeyen Morrison, yazdığı söz ve şiirlerin derinliği sayesinde Manzarek’in grubuna solist olarak davet ediliyor. Çok geçmeden dörtlünün diğer üyeleri Krieger(Gitar) ve Densmore(Bateri) de bu gruba dahil oluyor. Her ne kadar bas gitarist seçmeleri yapılsa da hiçbir aday Manzarek’in sol eli kadar olamıyor. Whisky-a-Go-Go'da epik bir konser verdikten sonra Elektra Records ile anlaşıyorlar. Böylelikle The Doors resmen doğmuş oluyor. Tamam hocam anladım da kapı ne alaka dediğinizi duyar gibiyim. O da Aldous Huxley’in psikotropik romanı “The Doors of Perception”dan gelmekte.





 


İlk Albümleri


Grupla aynı adı taşıyan albüm, 1967 yılında çıktığında piyasadaki umut dolu, pozitif ve dünyayı değiştirebileceğine inanan grup ve albümlere meydan okuyor. Albümün içine Kertenkele Kralı’nın ruhu işlenmiş adeta; hedonizm, şiddet ve kaos. Morrison'In bu farklı çizgisi ve yazma tarzının arkasında, tehlikeli bir çağda yaşıyor olduğunun bilinci vardı. Sadece gençliğin geçirdiği değişim ve başkaldırıdan ötürü değildi endişesi, o, tehlikenin içsel olduğunu ve bu “aşk kuşağının” da karanlık dürtüleri olduğunun farkındaydı. Morrison’In sözlerindeki eski kuşağın yeni kuşağa ihanet ettiği ve bu ihanetin intikamının alınacağı gibi temalar belki de The Doors’un Vietnam'da savaşan genç Amerikalılar arasındaki popülerliğinin artmasında etkili oldu.





Enerjik “Break on Through to the Other Side”, listeleri sallayan “Light My Fire” , sürreal “The Crystal Ship” ve kişisel favorim “The End”i içeren ilk albüm, grubun yarattığı devasa etkinin nedenleri arasında yer alıyor. Bu kayıttan sonra devam albümü niteliğindeki “Strange Days” gelmekte.


Morrison 1971’de aşırı dozdan ölmeden önce 6 stüdyo albümü yayınlayan grup, eşsiz sahne performanslarıyla hayranların aklına kazındı. Manzarek, Krieger ve Densmore grubun solistinin vefatıyla bir dönemin sonun geldiğinin farkındaydı. Morrisonun şiir kaydına eşlik etmek amacıyla besteledikleri şarkılar An American Prayer adı altında yayınlandı.





The Doors sevenlere/yeni dinleyeceklere şarkı önerilerim de şunlar olacak:


  • Eylül ayında dinlemelik "Summer Almost Gone”

  • Aşıklara “I Will Never be Untrue”

  • Klavyede çalmayı çok sevdiğim "Riders on the Storm ”

  • Fatih Akın'ın aynı adlı filmiden “Soul Kitchen”

  • Son olarak da LA Women albümünden “Been Down So Long







“The End” parçasını ve Vietnam dönemi Amerikan müziğini sevenlerin Francis Ford Coppola'nın “Apocalypse Now”unu izlemelerini de şiddetle tavsiye ediyorum.


 

Müzikle kalın!






 



0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page