Selaaammmm bugün sizlerle birlikte uzun süre sonra içinde çokça hüzün, acı ve de özlem bulunan; arka planda hepimizi üzen bir albüme göz atacağız. Karşınızda Avenged Sevenfold-Nightmare...
Albüm; 2009'un sonları 2010'un başlarında kaydedilip, Amerikalı hard rock ve heavy
metal grubu Avengeld Sevenfold'un beşinci stüdyo albümüdür. Albümün kaydedildiği sırada grubun hem üyesi hem de bateristi olan Jimmy Sullivan ( Namıdiğer The Rev ) aniden ve beklenmedik şekilde hayata gözlerini yummuştur. Bunun üstüne hem hayranları hem de grup üyeleri derin bir yasa girmiş, bu albümde de çokça etkilerini yansıtmışlardır.
(Avengeld Sevenfold'un Jimmy Sullivan'ın da dahil olduğu grup fotoğrafı.)
Albümün genelini The Rev'e yazmış, duygularını dışavurmaya çalışmışlardır. Albümde Jimmy'nin ölümünden sonra bateriye Dream Theater'ın eski bateristi Mike Portnoy geçmiştir. Grubun albüm hakkında verdiği röportajlarda Mike'ın yaptığı ve de ortaya çıkardıkları işten memnun olduklarını söylemişlerdir. ( Ki bana göre de mükemmel bir iş çıkarmıştır.) Ama sonrasında Avenged Sevenfold ve Mike Portnoy tarafından yapılan açıklamalarda 2011 yılında yolların ayrılacağı söylenmiştir. Bunun üstüne grup artık kalıcı bir grup üyesi olarak baterist almayacağını, çünkü zaten olduğunu ve bu kişinin sadece Rev olduğunu söylemiştir...
Albüm aslında geneli açısından grup açısından psikolojik yönü dışında yazılış ve kaydediş konusunda da zorlayıcı olmuştur. Zorlayıcı olması dışında etkileyici ve de sürükleyici tarafları da vardır. Adeta 3 ayrı şekilde inceleyebileceğimiz albüm; Rev'in hayattayken yazdığı, öldükten sonra ona itafen yazdıkları ve de Rev'in yazdığı ama ölümünden sonra daha da etkileyicilik ve de karamsarlığın yanında derinlik kazanmış şarkılar olarak ayırsak bence çok da yanlış bir yaklaşım olmazdı. Sanki yaklaşım olarak zaman zaman City of Evil'ı bize hatırlatarak eski tadını da vermiş ama yeni Avenged Sevenfold'u da bizlere göstermiştir.
Şarkının klibi Rev'e benzetilen "Death Bat" ile başlayıp, albümü Rev'e göndermeyle açmışlardır.
Şarkının başlangıcında içimize yavaş yavaş sızan, bizi sakinliğiyle ele geçiren bir rüyanın ardından bateriyle birlikte sanki birden gördüğümüz içimizde korku fırtınaları estiren bir kabusa dönüşmüştür. Ki şarkıda da kendi cehennemine, kendi yarattığın cehenneme hoşgeldin diyerek vokalin bi yandan rahatlatıcı ama bi yandan da iliklerimize kadar kendi kabuslarımızla yüzleştirmeyi deneyen sesi kulaklarımızda yankılanırken albümün devamına geçmeden önce hızlı ve güçlü bir giriş yapmışlardır.
Albümün devamında Welcome to the Family'le zorluklardan geçmiş hayatını devam ettirmekle yükümlü olan aileye hoşgeldiniz diyerek bizi kucaklamışlardır. Şarkının genelinde belki nefret belki de sinir hissedilirken vokalistimiz bizi sesindeki sempatiklikle kandırarak ( yumuşatırsak "inandırarak") büyüleyip bizi Nightmare'deki cehennemimizden belki de bir nebze çıkarıyor.
Danger Line'a gelecek olursak; bizi ele geçiren gitarı ve sözleriyle her gün sanki yaşayabileceği belki son günüymüş gibi yaşayan bir askerin hikayesini bizlere sunuyor. Baterisiyle belki albümün en iyi şarkılarından biri olan bu şarkıda, başlangıcına göre daha da yumuşayarak bizi hikayenin tam ortasına çekiyor.
Girişinde albümdeki diğer şarkılara göre daha hüzünlü ve de daha low tonlarla başlayıp, başlangıcındaki o sakin, bizi ele geçiren havasından sonuna doğru sadece hırçınlık geriye kalıyor, arasındaki bu değişimi adeta bir köprüyle bağlarmışçasına mükemmel bir ustalıkla başarabiliyorlar. Şarkının sonuna geldiğimizde ise ne olduğunu anlamak için belki de bir kere daha dinlememiz gerekiyor.
Sırada da bana göre albümün en iyi şarkılarından biri olan So Farkı Away var...
Rev'in etkilerini en çok hissettiğimiz bu şarkı resmen grubun acısını anlatıyor desek doğru demiş oluruz bence. Şarkının konusu kaybettiğimiz kişinin ardından hissettiğimiz derin üzüntüyü, onlara karşı hissettiğimiz özlemi ve de pişmanlığı resmen direk dışa vurup, yasımızı sözcüklere ve de melodilere aktarıyor.
Grubun yaşadığı üzüntüyü ve özlemi bu sözlerle iliklerimize kadar hissedip bir nebze olsun bu şarkıyı dinleyerek acılarına ortak olmaya çalışıyoruz. Ya da kendimiz de kendi kaybettiklerimizden ya da acılarımızın yansımalarını görüp, şarkıyla aramızda -grubun da kurduğu gibi- derin bir bağ kuruyoruz.
.
How do I live without the ones I love?
Time still turns the pages of the book it's burned
Place and time always on my mind
I have so much to say but you're so far away
.
Bugünlük benden bu kadar...
Müzikle kalın!
Albümün geri kalanını dinlemek için;
コメント