High Hopes, Pink Floyd'un 1994'te çıkarttığı progresif rock tarihinin unutulmaz şarkılarından biridir. David Gilmour, High Hopes hakkında verdiği bir röportajında şarkının sözlerini kız arkadaşıyla küçük bir evde dinlenmeye çekildiği sırada onun söylediklerinden ilham alarak yazdığını şöyle aktarmıştır:
"Sanırım temmuz ayıydı ve kız arkadaşım Polly ile küçük bir evde kafa dinlemeye kaçtık. Şarkının sözleri üzerinde uğraşmaya başladım. Polly bana zamanın insanı yıpratması ile ilgili küçük bir phrase söyledi. Ben de onun üzerine yoğunlaştım ve... Aslına bakarsanız bu benim otobiyografim, benim hayatım hakkında."
Ben şarkıyı dinlediğimde şunu fark etmiştim, şarkı sadece David Gilmour'un değil hepimizin hayatının birer otobiyografisi niteliğinde.
Çocukken olmuştur ya herhangi bir gece... Uyumadan önce hayaller kurarız, bizi battaniyeyi kafamıza kadar çekip kıkırdayacak kadar heyecanlandıran hayaller. Büyüdükçe heyecanla kurulan bu hayallerimizi kaybederiz birer birer. Zaman aşımına uğrar bazıları, ya da fazla realist olmaya başlarız birden. Yaşlandıkça uyurken bizi heyecanlandıran hayaller, yerini özlenilen anılara bırakır.
"Gençken yaşadığımız o yerin ufuklarının ötesinde, büyülü ve mucizelerle dolu bir dünyada; fikirlerimiz hep hareketliydi, sınırları yoktu. Ayrılık çanlarının sesi gelmeye başlıyordu..."
Çalan ayrılık çanları akıl sağlığımızla oynayacak kadar yüksek ses çıkarır bazen. Geriye dönüp baktığımızda, hayallerimiz ile anılarımızın uyuşmadığını görmek kadar acı bir şey yoktur. Çok tanıdık bir histir bu, hani bir yerlerde kulağımıza çalınır:
"Küçükken ressam olmak isterdim, gençken keşke öyle yapsaydım, liseyi daha başka bir yer sanmıştım..."
Ama her şeye rağmen "bizim" olan anıları sahipleniriz. Hayat gün geçtikçe insanı yıpratır. Vücudunun kıvrımlarından zihnine kadar bir yıpranmışlık. Masumiyetimizi yitiririz büyüdükçe. Arkadaşlar, sevgililer, kan bağı yaşadıklarımız hayatımızdan birer birer çıkarken her gün yalnızlığa daha çok mahkum ediliyormuşuz gibi gelir bize. Yazın tatlı, serin bir akşamında sevdiklerimizle piknik yaptığımız çimler kurur sonbaharda.
"Daha yeşildi çimler o zamanlar, daha parlaktı ışıklar. Harika akşamlar geçirirdik; yanımızda arkadaşlar..."
Şarkının ayrıca ikonik diyebileceğimiz bir klibe de sahip olduğunu belirtmeliyim, izlemek isteyenler için ekliyorum:
Comments