İzmir Metal Sahnesinde Güçlü Bir Enerji: Seek Dread
- ozdegokbayrak
- 5 gün önce
- 7 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 4 gün önce

İzmir metal sahnesinde kendine sağlam bir yer edinmeye başlayan Seek Dread, endüstriyel ve nu-metal tarzındaki müziğiyle dikkat çekiyor. Korn ve Slipknot gibi gruplardan ilham alan grup, sert rifleri, enerjik performansları ve dinamik sahne atmosferiyle metal müzik severlere unutulmaz anlar yaşatıyor.
Seek Dread’in temelleri, farklı projeleri olan yetenekli müzisyenlerin bir araya gelmesiyle atıldı. Grup üyeleri, nu-metal ve endüstriyel metalin çarpıcı ögelerini kendi tarzlarıyla sentezleyerek güçlü bir sound oluşturdu. Müziklerinde sert riffler, agresif vokaller ve dinamik tempolar ön planda yer alıyor. Grup, ilham kaynakları arasında Korn, Slipknot, In Flames, Rob Zombie gibi efsanevi isimleri sayarken, kendi özgün kimliklerini oluşturmayı da ihmal etmiyor. Konserlerinde seyirciyle doğrudan iletişim halinde olmaya özen gösteren grup, sadece çalmıyor, sahnede adeta bir enerji patlaması yaşatıyor. Şarkıları performe ederken duydukları keyfi izleyicilerine yansıtmayı başaran grubun mesajı ise çok net: "Bizi canlı dinleyin, enerjimizi hissedin ve bu yolculuğun bir parçası olun!"
Bendeniz KritikZine yazarı olarak Seek Dread ile konuşmaktan çok keyif aldım. Grubun her bir üyesinin cana yakın ve eğlenceli insanlar olması röportajımızı daha da keyifli hale getirdi. Dilerseniz grubu biraz daha yakından tanımak için haydi buyrun röportajın detaylarına.
1. Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? Seek Dread nasıl kuruldu ve bu yola nasıl çıktınız?
Merhaba ben Ayberk Zeray. Grubun vokaliyim. Seek Dread’in kuruluşu 2025’in Ağustos ayında oldu. Tarz olarak industrial & nu-metal’i benimsedik. Gruba müzisyenleri almak için ilan açtım. İlk olarak bass gitarcı arıyordum. Elektro gitar için Caner (Uslan) yazdı. Tekrar bass gitarist ararken bu sefer de davul için Deniz (Traka) yazdı ve ben bass gitarcıyı hala arıyordum. Bass’çı ararken diğerlerinin iletişime geçmesiyle grubu toparlıyorduk ama şunu gördüm ki insanlar müziği sevdiklerinde gönüllü bir şekilde bu müziği yapmak isteyenler ona talip oluyorlar. Daha sonra belirli bir süre bass’çı arayışımız devam etti. Bu sırada İzmir’de Dark Tranquillity’nin tribüt grubu olan Shadowminds’ın konserinde Berjo’yu (Solmaz) görüp keşke benim bass’çım olsa demiştim Görüşmelerimiz sonrasında Berjo grubumuza dahil oldu. Seek Dread’de herkes bu işi yapmak istiyor aslında önemli olan noktamız da bu. Sürdürülebilirlik burada başlıyor. Grup bu şekilde kuruldu ve ilk konserimiz de 11 Ocak 2025’te gerçekleşti. Grubumuz yeni ancak herkesin olduğu gibi benim de devam eden farklı projelerimiz var (Ayberk burada kendi grubu olan Ronnin grubundan söz ediyor).
2.Industrial & nu-metal cover grubu olarak sahnede farklı bir enerji yaratıyorsunuz. Bu tarzı seçmenizin özel bir sebebi var mı?
Ayberk: Grup nu-metal olarak başladı. Ama hep birlikte sevdiğimiz şarkıları eklemek isterken industrial’e döndü.
Caner: Aslında sevdiğimiz ve eğlenceli temaları olan şarkıları eklemek istedik. Ne çok sert metal müzik olsun istedik ne de metalci tarzımızdan ödün vermek istedik. Şunu söylemek lazım aslında geçmişte İzmir’de Makine isimli bir grup vardı. Tarz olarak industrial metal müzik yapıyorlardı. Tüm kadrosu yakın arkadaşlarımızdı ve uzun yıllardır İzmir’de çok fazla seyirci kitlesine çaldılar. Daha sonra grup dağıldı ve herkes kendi projesini oluşturdu. Biz de Seek Dread’i kurduğumuzda “Şunu mu çalsak? Böyle mi yapsak?” derken Makine’nin tarzını özlemişiz dedik. Makine’nin repertuvarından da şarkılar ekledik ve bazı kendi eklediğimiz şarkılar da vardı. Araya sert metal de koyalım dedik, soft şarkılar ekledik. Eğlenceli bir şekilde Hande Yener ekledik. Amaç birazcık eğlenmekti.
Deniz: Aynen öyle, bizim amacımız müziklerimizi yaparken, sahnede çalarken yalnızca eğlenmek oldu.
Ayberk: Şu kesinlikle bizde yok “İnsanlar şunu dinler hadi bunu yapalım” bu yok. Bizim zaten bunları yapabilecek yan gruplarımız da var. Asıl amacımız, ana gruplarımızdaki belirli formalitelerden sıyrılıp tamamen eğlenip, bu eğlencenin eşliğinde bunu dinleyici kitlesine aktarmak.
3. Peki neden Hande Yener? Neden mesela Serdar Ortaç değil?
(Gülüşmelerle cevap verirler) Herkes: O da olabilir.
Ayberk: Biz Serdar Ortaç’ı da eklemek istiyoruz aslında.
Deniz: Biz Tarkan’ı da denedik te, o hissi alamadık.
Ayberk: Tarkan- Ölürüm Sana’yı denedik ama o zaten bir rock tabanlı şarkı olduğundan yorum katabilmek çok zor oldu. Resmen şarkının aynısını çaldık. Hande Yener’in rock müziğe evrilmeye yatkın şarkıları var. Yaptığımız işte hem açıkçası komik olması gerek bizim için, hem de bazı noktalarda şaşırtıcı olup insanları işin içine çekebilmesi gerekiyor. Biz bunu kafamızda kurguladığımız zaman mesela Hande’yi dinlediğimizde gördük ki kendi uyarlamalarımızı yapabileceğimiz bir altyapıya sahip. Hande Yener’den Sopa tamamen Seek Dread’in yaptığı bir uyarlama cover. Ben söylerken bir yandan gülüp eğleniyorum.
3. Şu an cover ağırlıklı bir setlistiniz var, peki gelecekte kendi bestelerinizi yapmayı düşünüyor musunuz? Tarzınızı nasıl şekillendirmek isterdiniz?
Ayberk: Albüm çok büyük bir şey ama kendi şarkımızı kesinlikle yapacağız.
Caner: Çalışmalarımıza başladık ama daha çok yeni bir grubuz. Repertuvarımızı oturtuyoruz. 30-35 şarkı bunlar kolay şeyler değil. Çok kısa sürede bu kadar şarkıyı repertuvara ekledik. Buradaki amaç ise belli başlı sahnelerde uzun saatler şeklinde iki set, üç set gibi çalabilmek için böyle uzun bir repertuvara ihtiyaç var. Beste ile ilgili benim taslaklarım var ama henüz üzerine gitmedik. Muhtemelen önümüzdeki bir-iki ay içerisinde kendi bestelerimize yükleneceğiz. Çünkü Seek Dread cover grubu olarak 30-35 şarkı içeren repertuvarımızı artık oluşturduk diyebiliriz. Bundan sonra cover’ları ekleyip bestelerimizi de çalmayı düşünüyoruz ama Seek Dread’in amacı tamamen kendi besteleri olan bir grup olma amacı değil. Çünkü herkes, kendi beste yaptığı bir başka grupta yer alabiliyor. Beste gerçekten farklı bir kültür, farklı bir disiplin. Dört tane insanın ortaya bir şey koyması ve ortaklaşması kültürüdür. İlerleyen zamanlarda bir beste iki beste düşünüyoruz ama daha fazla değil.
Ayberk: Bir de şu var; beste yaratma refleksi hepimizde de çok fazla. Bunu istediğimiz anda, belirli bir standardın üstünde seri bir şekilde yapabiliriz. Burada yapmak istesek bugün bile bir beste kaydedebiliriz ama grubun asıl amacı sahneye çıkıp eğlenmek. Bu nedenle besteye öncelik vermiyoruz ama bir noktada bunu yapacağız ve grup o noktaya gelecek ama her zaman ana odağı cover olan bir grup olacak Seek Dread.
Deniz: Çok kısa şunu şöylemek istiyorum, hepimiz kendi gruplarımızda çok emek verdik ve veriyoruz. Bu süreç tabii olarak, belirli başlı sıkıntıları beraberinde getiriyor. Bir albüm odaklı grubun içinde olmak, onu yönetmek ve onu yaşamak kendince zor. Zorlukları olan bir süreç ama çok ta sevdiğimiz bir şey bu. Şimdi, cover grubu olarak tamamen kendi istediklerimizi çalmak ve sahnede eğlenmek kısmına odaklanmak amacımız.
Ayberk: Deniz’in söylediklerine ek olarak şunu dile getirmeliyim ki ana gruplar çok yavaş ilerliyor. Seek Dread, bu tarz formalitelere takılmadan hızlı bir şekilde ilerleyip sadece eğlenmeye ve bir müzisyen olarak müziksiz kalmamaya adanmış bir grup diyebilirim.
4. Sahneye çıktığınızda dinleyicilerden nasıl tepkiler alıyorsunuz? İzmir’de nu-metal & industrial müzik yapan bir grup olarak, şehirdeki alternatif sahneyi nasıl görüyorsunuz?
Ayberk: Bence 2010- 2011’ler kadar İzmir’de aktif bir metal kitlesi yok. Özellikle 2010’dan sonra büyük bir dibe vurmaya geçmişti. Dinozor Bar’ın kuruluşundan sonra metalci kitlesi arttı. Ama bu kitlede 30-35 yaş üzeri 50’li yaşlara kadar ya da 15-22 yaş arası kitle oluyor ve bu kitleler müzikal olarak çok ayrışıyor. Bizim çaldığımız müzik aslında bakarsanız 30 yaş ve üzeri olan insanların daha ezberinde olan şarkılar çünkü genç nesiller daha çok black metal, death metal gibi daha underground grupları dinleyebiliyor. Bizim çaldığımız müzik daha çok teknik altyapı içerdiğinden bu kitlenin oturmasına daha bir süre var gibi düşünüyorum.
Caner: Seek Dread deyince herkesin kafasında daha ancak dinleyici kitlesinde tanıdık birşeyler oturmaya başladı. Nedeni de Ayberk’in İzmir’de eski olması, benim bu piyasada eski olmamdan kaynaklı bir yerimiz var tabii. Zaten bu dördüncü sahnemiz, çok yeni. Ama her birimiz bu piyasanın içerisinde eskiyiz yaş gereği. Berjo en genç olanımız, 22 yaşında ama sürekli konsere çıkıyor. Bir iki sene içinde benden kat kat daha fazla sahnede olmuştur Berjo. Şundan yüzde yüz eminiz ki Seek Dread’i bilen, kendimize ait kemik bir kitlemiz oluşuyor.
Deniz: Şunu kayda geçirelim, biz Rob Zombie çalarken aramızda dedik ki bunun bestesini Barış Manço bile biliyor (gülüşmeler). Eski sevilen şarkıları çalmak bizim de çok hoşumuza gidiyor.
Ayberk: Henüz ciddi bir kitleyi oluşturabilmek için biraz daha vaktimiz var çünkü biz unutulmuş bir müziği geri çıkarmaya çalışıyoruz ama anlaşılabilir, basit ve çok eğlenceli bir müzik. Herkese hitap ettiğini düşünüyoruz.
5. Provalarınız ve hazırlık süreçleriniz nasıl geçiyor? Cover’larınıza nasıl karar veriyorsunuz? Mutlaka çalmamız gereken dediğiniz şarkılar var mı?
Ayberk: provalar haftada bir oluyor ve prova başı 3-4 şarkı ekliyoruz.
Caner: Çalışma yöntemimiz şu şekilde, eğer altyapılı bir şarkı ise ben altyapıyı ayıklayıp bulabiliyorum, bazısını yazıyorum ama mümkün mertebe altyapısı olan, elektronik şarkılar seçiyoruz. Üstüne bir gitar, davul yazıp arkadaşlarımla paylaşıyorum.
Deniz: şunu söylemek lazım. Genelde şarkıyı seçerken şunu diyoruz “Abi ben bunu zaten yıllardır dinliyorum. Çalarız bunu” deyip çalıyoruz. O yüzden 30 şarkı çıktı yani.
Ayberk: Bizim provalarımız bir tık formalite olmuş oluyor. Herkes bu şarkıyı aynı anda birlikte çalabiliyor mu bunu görüyoruz. Biz en sevdiğimiz şarkıları playlist’e eklediğimiz için herkeste bir kulak doygunluğu oluyor. Bu nedenle provaya geldiğimizde aksamadan çalabiliyoruz. O yüzden 3 ayda 30 şarkı yaptık.

6. Nu-metal ve industrial metal dünyasında en çok etkilendiğiniz gruplar kimler? Hangileri sizi en çok motive etti?
Ayberk: Popüler ünlü gruplar arasında Korn, Slipknot, Rob Zombie, Marilyn Manson, The Prodigy, Rammstein gibi gruplar var tabiki.
Caner: Bu gruplar head gruplarımızdı zaten, Seek Dread’i kurarken aklımızda cover’larını gerçekleştirmek istediğimiz gruplardı.
7. Canlı performanslarınızda sizi diğer gruplardan ayıran en büyük özelliğiniz nedir? Sahneye koyduğunuz farklı bir konsept ya da özel bir yaklaşım var mı?
Deniz: Değişik soru ya.
Ayberk: Biz eğlenceliyiz, hep birlikte sahnede duruşumuz, kafa sallamamız diğer gruplara göre farklı olduğunu düşünüyorum. Eğlenerek çalıyoruz, hissederek çalıyoruz. Bir de bir şekilde benim sahnede insanlara seslenişim ve kurduğum bağ bunu güçlendiriyor olabilir. Bir Seek Dread konserine gelip te mutlu ayrılmayacak kişi bence çok azdır.
Deniz: Güzel soru ya hoşuma gitti.
Ayberk: Güzel soru.
Caner: Mutlaka insanları çekecek bir şarkımız var bence. Birini sevmiyorsa ötekini seviyordur, biliyordur. Çünkü tarz olarak ta farklı gruplar çalıyoruz.
Deniz: Ana gruplarımızla kıyasladığımızda, ana gruplarımızda bir kalıba bağlanmak zorundasın ve o grubun atmosferini yansıtmak zorundasın. Burada öyle değil. Bir şarkıdan başka şarkıya geçerken bambaşka bir tema olabiliyor.
Ayberk: Herkese erişebilen bir tür yapıyoruz. Bir yerden bakıldığında Manson, bir yerden In Flames, bir yerden Hande Yener, bir yerden Anathema.
8. Seek Dread isminin bir anlamı var mı? Grup ismini koyarken nasıl bir fikir sürecinden geçtiniz?
Caner: İngilizce Seek Dread diye yazılıyor ama burada bir kelime oyunu var. Türkçede okurken Siktir et okuyoruz eğlenceli oluyor. Belki severler diye grup üyelerine sundum. Biraz ısrar ettim sonra herkesin içine sindi.
9. İzmir’de ve genel olarak Türkiye’de nu-metal / industrial sahnesinin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Sizce bu türler daha fazla kitleye ulaşabilir mi?
Ayberk: Bence böyle bir geleceği yok. Zaten nu-metal müzikal anlamda evrimleşip metalcore ‘un belirli alt türevlerini oluşturdu. İlerlemek isteyen bunu biraz endüstriyel müzikle birleştirdi ve yaptı. Ama İzmir’de veya Türkiye’de bunu bestecilik anlamında yapan herhangi birini duymadım. Biz nu-metal’i eğlenerek dinleyip çaldığımız için yapıyoruz.
Caner: Zamanında Makine böyle bir albüm yapmıştı. Ama Dünya’da da çok yok. Korn’a baktığımızda hala aktif. Limp Bizkit sonlandı, Linkin Park belki yıllar sonra yeni vokalle devam ediyor ama aynı gruplar canlandı eski gruplar.
Ayberk: Nu metal aslında new age metal olarak son zamanlarda devam ediyor. Bence Bring me the Horizon’ın son albümü mükemmel bir albüm. Türkiye için herhangi bir gelecek görmüyorum.
10. Son olarak, Seek Dread’i keşfetmek isteyenlere ve destekçilerinize ne söylemek istersiniz? KritikZine okuyucularına bir mesajınız var mı?
Ayberk: Özellikle 2000’ler nu-metali özleyenler, bu işi belirli bir seviyenin üzerinde yapan bir ekibi dinlemek isteyenler varsa buyursun gelsin. Her işimize titizlik gösteriyoruz. Orijinal altyapılar kullanıyoruz. Bence özlediğiniz müzik burada.
Deniz: Gelin eğlenelim abi.
Caner: Çok emek sarf ediliyor. Bakıldığında Seek Dread cover grubu ve birçok cover grubu var. Ama maddi manevi çok emek verildi. Yapılan müzik tarzı gereği teknolojik altyapınızın sağlam olması gerekiyor. Her bir grup üyesi üzerine düşen bütün emeği, gerek maddi gerek manevi olarak gösterdi ve ortaya böyle bir performans çıktı. Bugün izlediğiniz performansın üzerine koyarak ilerliyoruz.
Ayberk: 5 Nisan’da Dinozor Bar Alsancak’ta 3 saatlik bir performansımız olacak. Herkesi bekleriz. KritikZine’e teşekkür ederiz.

📲 Instagram: @seek_dread
Seek Dread 26 Mart akşamı İzmir Tato Bar'da konser gerçekleştirdi. Murder King- Dinlediğim Masallar şarkısının cover'ını sizlerle paylaşıyorum. "Seek Dread" edin herşeyi ve grubun performansını izleyin. 🤘🏽
Yorumlar